5 Temmuz 2010 Pazartesi

Petag

Kainatta yankılanmış hiçbir ses kaybolmaz.

Daha çocukluk yıllarımda bazı köylerimizin adlarını içimden tekrarlar dururdum „Norşin“, “Hopik“, „Axweşî“, „Sorpiyan“… ne var ki kendi anadilim Zazaca da bu kelimelerin karşılıklarını bir türlü bulamazdım. Sonra anneme sorardım, annem; „oğlum o isimler Ermeniler`den kalma“ diyerek hızlıca geçiştirirdi. Adlarını köylerimize veren Ermeniler artık yoktu, sanki yer yarılmış, toprak yutmuştu. Köy adlarını, virane kiliselerini, mezar taşlarını bize bırakıp nereye „gitmiş“ olabililerdi ki? Bazen, yıkık kilise duvarlarından kalma taşlar; sıvanmamış, eski yapı evlerimizin duvarlarında tek tük göze çarpardı. Bu taşların dili yok muydu, kimse yok mu onların dilinden anlayan, hangi taşa işlenmişti yankılar?…

Bu sözlerle Mikail Aslan Ermeni kültürünün artık yaşamadığı Dersim'de, Dersim Ermenilerinin halk şarkılarından oluşan yeni albümünü müjdeliyor. Mikail Aslan'ın 2010'da yayınladığı iki albümden biri olan Petag'ı (petek) Ermenilerin Dersim'e kalan mirasının yoktan var edilişi olarak nitelemek hiçte abartı olmaz. Kaynak bulmanın imkansız olduğu bu mirasın üzerine birde bugün bile her tarafını gezip dolaşmanın mümkün olmayan Dersim'de ki zorlukların eklenişi Aslan`ın ne derece zor bir işi başardigini kanıtlıyor. Sanatçı 4 yıllık uzun bir çalışmanın sonunda 12 Ermeni Halk türküsünden oluşan albümünü gururla sunar.

1920'lere kadar Dersim Bölgesinde sorunsuz yaşayan Dersim Ermenilerinden bugüne harabe edilmiş kiliseleri ve mezar taşlarından başka bir şey kalmamıştır. Ermenilerin gidişine seyirci kalan zaman zaman işbirliği yapmaktan da çekinmeyen Kürt Alevileri olaylar sonrası Ermeni ailelerinden geriye kalan kimsesiz Ermeni çocuklarının bir kısmını evlatlık edinmiştir. Geriye kalan birkaç Ermeni ailesinin bir kısmı da zamanla benliğini yitirip Alevi kültürünü benimsemiştir. Evlatlık verilip büyüyen çocuklardan bir kısmının yanı sıra, benliğini hatırlayan birkaç ailenin sonraları hristiyanlığa geri döndüğü bilinmektedir.

Mikail Aslan'ın yukarıda saydığı yer isimlerine benim bildiğim Vank, Deşt, Barzingan, Pilvenk ve kendi köyüm Şine'yi de eklemek lazım. Önceleri bir Ermeni köyü olan Şine'de 1920'ler sonrası diğer Ermeni köylerinde olduğu gibi Dersimli Alevi Kürtler yaşamaya başlamıştır. 1994'ten sonra Şine bir köy adı olmaktan çok harabelerin olduğu bir yer adıdır artık.

Uzun yıllar Dersim'in yerli halkıyla etkileşim içinde olan Ermeniler gerek dil gerekse dini inanışlar açısından yerel halkı etkilemişlerdir. Bugün Dersim Zazakisinin içinde halen bir çok Ermenice sözcük vardır. Yine dini inanışlar yer yer birbirinin aynısıdır. Örneğin bizde Gağan Bayramı dediğimiz yılbaşının gelişini kutladığımız bayram Ocak ayının ikinci haftasıdır. Yine aynı şekilde Ermeniler 6 Ocak'ta Gağant adını verdikleri bayramla Noel'i kutluyorlar.

Bu etkileşimlerden yola çıkan Mikail Aslan 1999'da Agerayis adlı albümüyle başladığı sonrasında Kilite Kou, Miraz ve Zernkut albümleriyle devam ettiği Dersim Kültürünü ayakta tutma mücadelesine bu kez Petag'la başka bir koldan katkıda bulunuyor. Albüm içinde bol miktarda duyulan Ermenilerin çalgı aletleri "shvi" ve "duduk" yaşanan dramı daha derinden hissetmemizi sağlıyor. Ayrıca kapanışta yer alan ve tek eski kayıt olan Dersim türküsünün Ermeni yorumu "Darsim" Dersim'in aslında dört değilde üç dağ içinde olduğu gerçeğini yüzümüze vuruyor. Mikail Aslan bu yıl Avrupa'da yayınlanan, Türkiye'de de yayınlanmak üzere olan "Pelguzar" adlı albümüyle bu kez Dersim'in Koçgirisine ait bir halk destanını seslendirecek.

Kaynaklar..... 1......2......3......