6 Eylül 2009 Pazar

Dilana Ma

Gülümsüyordu Dilan, bu kez belki gözleri kapalıydı ama son kezde olsa etrafındakilere gülümseyerek bakmaktaydı. Henüz 17'sinde üzerine o istemeden de olsa giydirilmiş gelinliği düşünmemişti oysa. Yaşarken olduğu gibi, öldükten sonrada bile birileri onun adına karar vermişti çünkü.

Çok okuyup çok yazmaktaydı Dilan. Okudukları, gördükleri, hayal ettikleriyle yaşadıkları birbirine uymuyordu ama. Birbirlerinden çok uzaklardı çünkü. Sığamamıştı kabuğuna Dilan. Hayal ettiği hayata ulaşmak için eline tek bir fırsat dahi çıkmasını beklemeden vazgeçmişti isteklerinden. Ne de olsa Seyit Rızaların memleketinden gelmeydi. Ölmekten yana hiç ama hiç korkusu yoktu. Eylül'ün üçünde rap rap yürüyerek birbirine bağladığı iki kravatı boynuna geçirdi bir dakika dahi düşünmeden teslim etti kendini ölüme.

Çevresindekiler çok ağlayıp, çok sızladılar arkasından ama bu hiçbir şeyi değiştirmeyecekti. Değiştirse bile Dilan için hiçbir şey değişmeyecekti. Ölüm onu beklemekteydi zira er ya da geç.

Read more...